Kayıtlar

USA - ÇIN - RUSYA

USA - ÇIN - RUSYA Bu kriz aşıldıktan sonra bunu herkes daha iyi anlayacak. Bütün güç odakları paniği  yaygınlaştırmak için her şeyi yapıyor. Adeta yangına körükle gidiyorlar. Bu başka bir şey. 1. Trump ve onu oraya getiren güç büyük oynuyor. Trump Çine ve diğer ülkelere kaybettirdiğimiz işleri ülkeye tekrar getireceğiz ve ABD'yi tekrar büyük ülke yapacağız dedi. Adam şöyle ya da böyle dediğini yaptı. ABD'nin uzun yıllardır kaybettiği işleri tekrar ABD'ye geri getirdi. 2. Trump Başkan seçildiğinde artık herkes ABD'nin devrinin bittiğini yeni dönemin Çin-Rusya-AB Merkezli olacağını düşünüyordu. Trump ilk önce Çini bitirdi. Çine istediği Ticaret anlaşmasını imzalattı,Çine 500 milyar kaybettirdi,yetmedi Çine diz çöktürdü. Trump Çini resmen bitirdi  3. Çok değil 1 sene önce Çinin çökeceği söylenseydi bunu söyleyene deli muamelesi yapılırdı. Bugün herkes Çinin çöktüğünü ya da çökeceğini kabul ediyor.Daha 1 sene önce çok popüler olan, herkesin vurgulu şekilde kullandığ...

MUHACİRLİK

ENSAR-MUHACİRLİK Bu yazıyı bir öğretim görevlisi ve aynı zamanda bir asker arkadaşımın bir paylaşımından esinlenerek kaleme aldım. Ben bu konularda fikir yazacak uzmanlık eğitimi almadım. Ancak 53 yıllık ömrümde 33 yıldır ticari hayatta elde ettiğim hayat tecrübesi; bir vesile gittiğim 63 ayrı ülkede edindiğim tecrübeye dayalı olarak anladığım halini yazıya dökmek istedim. Bunu yaparken de asla kimseye bir fikir vermek veya doğruluk anlamı taşıyacak bir söylem içinde değilim. Sadece sorumlusu olduğum çocuklarıma ve asıl olarak hayatta daha az yanlış yapmaya çalıştığım kendimle konuşarak bir yenilenmeyi amaçladım… Hiç kimse Türkiye’ye gelen muhacirlerden (Suriye’den ülkemize gelenler bahsediliyor) rahatsız değil. Tarih boyunca yaşanan benzer olayların ve ülkelerin tamamında aslında çok daha yüksek sesler çıkarılmış ve şiddetli itirazlar da ortaya konmuştur. Buna rağmen ülkemizde neredeyse bu bağlamda hiçbir itiraz olmadığı kanaatindeyim. Zira itiraz etmenin felsefesi ç...

BAYRAMINIZ MÜBAREK OLSUN

BAYRAMINIZ MÜBAREK OLSUN DÜNYANIN EN DAYANIKLI VARLIĞI, YARATIĞI… Şüphesiz “İNSAN” dır. Çünkü haksızlığı o yapar, Çünkü ihanet eder, Çünkü yalan söyler, Çünkü sadece kendi derdine bakar, Çünkü günün zevkini yaşar, Çünkü sadece kendisini düşünür… Dolayısıyla, Haksızlığa o uğrar, İhaneti görür, Yalan söylenen kişidir, Dertlidir, bileni olmaz, Başkaları zevk sefa içindeyken o gözyaşı döker, ÇARESİZDİR… Dertlidir, dertlileri düşünür… Sonra; azıcık yüzü gülmeye başlayınca HAKSIZLIĞI, İHANETİ, YOKLUĞU, DERDİ, ZEVKSİZLİĞİ, MENFAATİ… Hepsini unutur ve “Yaradana teslim olur” Sanki hiçbir şey yaşamamış gibi. Her şeyi unutuverir. Ey yeri göğü yaratan, Ey gördüğümüz, bildiğimiz, göremediğimiz, bilemediğimiz muhteşem kâinatı yaratıp bir nizam içinde yürüten, Yerin dibindeki karıncanın sesini duyup onun imdadına yetişen, İnsanı Otuz trilyondan fazla hücreli yaratan, her bir saniye 1 milyon hücresini öldürüp yerine bir o kadar hücreyi yeni...

DÜNYAYI BEKLEYEN TEHLİKE

19.09.2008 tarihinde yazdığım bir yazıyı eski dosyalarımı karıştırırken buldum. Olduğu gibi burada tekrar yayınladım. okuduktan sonra anladım ki değişen bir şey yok ve kötü gidiş devam ediyor...  Dünyayı bekleyen tehlike Tarih sayfalarında kim bilir kaç kere bu bağlamda olaylar yaşanmış ve bu olaylar yorumlanmıştır. Yazının icat edildiği tarihten bu yana bunu apaçık görmekte ve yaşamaktayız. Bu olaylar insanoğlunun varlığını engelleyemediği gibi, nedendir bilinmez daha fazla hırsla yaşamaya, geleceğine ve değerlerine hep zarar vermeye devam etmiştir. Bu bazen kitlesel yokluklar, kıyımlar, yıkımlar vs… olarak tarihte yerini almıştır. Bu durum insanlığın en küçük topluluğu “aile” yapısından en büyük devletler topluluklarına kadar aynı şekilde olmuştur, olmaya da devam etmektedir.   Bu durum nereye kadar sürer? Bence bunu kimse de kestiremeyecektir. Umarım yeniden kitlesel bir yıkıma neden olacak durumla karşılaşmayız… Konuyu siyasallaştırmadan daha basit bir ifad...

Sayın AHMET DAVUTOĞLU AÇIKLAMALARI

Birkaç haftadır yurt dışında olduğum için gündemi fazla takip edemedim. Ama günde 5 dakika fırsat bulunca Twiter dan olan biteni izleme imkanı yakalamaya çalıştım. Yurda döndükten sonra da çok bir şey kaçırmadığımı da görüm… J Seyahatlerimde Cidde, Malezya ve Endonezya’da Türkiye’de olan bazı siyasi hareketliliği muhataplarımdan öğrenince anladım ki burada olan biteni onlar da takip ediyorlar. Özellikle Sn Babacan’ın istifası ile alakalı fikir soran çok siyasi olduğunu söyleyebilirim. Çok bilmediğim konuda fikir sunmak bana yakışmadığı için yorum yapmadım elbette. Özellikle 3 konuyu yeniden takip edip anlamaya çalıştım. Sırayla, Sayın Ali Babacan’ın istifası ve açıklaması, Sayın Erkan Mumcu’nun yaptığı açıklama ve son olarak Sayın Davutoğlu’nun Akif Beki, İsmail Saymaz ve Yavuz Oğhan ile yaptığı uzun söyleşiyi derinlemesine okudum ve dinledim. Sayın Ali Babacan’ın açıklaması bir vatandaş ve bir tanıyan olarak elbette olan biteni izlemeye çalışacağım. Ama şu anda bu ko...

GENÇLİK NEREYE GİDİYOR?

Bu yazı değerli Komşum Prof. Dr. Nurşen MAZICI hocamdan gelmişti bu gün.  Bir genç önemli köşe yazarına yazmış.  Gönderen, Hangi genç yazdıysa alnından öpeyim, demiş.  Ben de daha fazla kitleye ulaşsın diye kendi bloğumda "ALINTIDIR" diyerek yayınlamak istedim. Keşke adını bilseydim. Gururla buraya yazardım "falandan alıntıdır" diye... Yüreğine sağlık kardeşim. --------------------- Ben 21 yaşında bir üniversite öğrencisiyim. Yazılarınızı fırsat buldukça okuyorum. Yazılarınızda sık sık “Gençlik nereye gidiyor?” türünden yakınmalarınız oluyor? Gençlik derken herhâlde lise ve üniversite öğrencilerini kastediyorsunuz. Bu durumda ben de nereye gittiğini çok merak ettiğiniz o grubun bir üyesiyim. Madem bu ülkede yaşayan insanları gençler ve yetişkinler olarak ikiye ayırdınız, ben de siz yetişkinlere bazı sorular sormak istiyorum. Bir köşe yazarı olarak gençlerin nereye gittiğinden çok, yetişkinlerin nerede durduğuyla ilgilenmeniz gerekmiyo...

ÇOK MU OLUR?

ÇOK MU OLUR? Birkaç arkadaşla bir araya gelmiştik uzun zaman sonra. Baktım iktidar, muhalefet, sağcı, solcu, dindar; aynı eskiden olduğu gibi. Bir araya gelerek hiç siyaset konuşmadığımız günlerdeki gibi… Ülkeyi, geleceği, ekonomiyi, istihdamı, sağlık, adalet… Hiç birimiz ne siyasi görüşü, ne tuttuğumuz takımı, ne de başka şeyleri konuştuk. Muhabbetle yüz yüze baktık. Samimi güldük. Hâsılı hepimiz çok mutlu olduk. Peki, sonuçta neye varıldı? Hem de eskilerin tabiri ile, ittifaken…  Aklımda kalanları not ediyorum buraya. Umarım önce kendime sonra okuyanlara faydası olur. Neden olmasın? -  Yeniden bir barış ortamı oluşturulsa, kimse kimseyi hor görmese, ötekileştirmese. İnsanlar özgürce fikirlerini ifade edebilse. Korkmasa. Hatta korkuyu yok etsek olmaz mı acaba?  Bu vesile ile İnsan içinde birikmiş olan kötü enerjiyi boşaltabilse. Yeniden “yahu ne güzel ülkemiz varmış” diyebilsek.       Ne güzel olurdu? -  Yenide...