Kayıtlar

Temmuz, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Sayın AHMET DAVUTOĞLU AÇIKLAMALARI

Birkaç haftadır yurt dışında olduğum için gündemi fazla takip edemedim. Ama günde 5 dakika fırsat bulunca Twiter dan olan biteni izleme imkanı yakalamaya çalıştım. Yurda döndükten sonra da çok bir şey kaçırmadığımı da görüm… J Seyahatlerimde Cidde, Malezya ve Endonezya’da Türkiye’de olan bazı siyasi hareketliliği muhataplarımdan öğrenince anladım ki burada olan biteni onlar da takip ediyorlar. Özellikle Sn Babacan’ın istifası ile alakalı fikir soran çok siyasi olduğunu söyleyebilirim. Çok bilmediğim konuda fikir sunmak bana yakışmadığı için yorum yapmadım elbette. Özellikle 3 konuyu yeniden takip edip anlamaya çalıştım. Sırayla, Sayın Ali Babacan’ın istifası ve açıklaması, Sayın Erkan Mumcu’nun yaptığı açıklama ve son olarak Sayın Davutoğlu’nun Akif Beki, İsmail Saymaz ve Yavuz Oğhan ile yaptığı uzun söyleşiyi derinlemesine okudum ve dinledim. Sayın Ali Babacan’ın açıklaması bir vatandaş ve bir tanıyan olarak elbette olan biteni izlemeye çalışacağım. Ama şu anda bu ko

GENÇLİK NEREYE GİDİYOR?

Bu yazı değerli Komşum Prof. Dr. Nurşen MAZICI hocamdan gelmişti bu gün.  Bir genç önemli köşe yazarına yazmış.  Gönderen, Hangi genç yazdıysa alnından öpeyim, demiş.  Ben de daha fazla kitleye ulaşsın diye kendi bloğumda "ALINTIDIR" diyerek yayınlamak istedim. Keşke adını bilseydim. Gururla buraya yazardım "falandan alıntıdır" diye... Yüreğine sağlık kardeşim. --------------------- Ben 21 yaşında bir üniversite öğrencisiyim. Yazılarınızı fırsat buldukça okuyorum. Yazılarınızda sık sık “Gençlik nereye gidiyor?” türünden yakınmalarınız oluyor? Gençlik derken herhâlde lise ve üniversite öğrencilerini kastediyorsunuz. Bu durumda ben de nereye gittiğini çok merak ettiğiniz o grubun bir üyesiyim. Madem bu ülkede yaşayan insanları gençler ve yetişkinler olarak ikiye ayırdınız, ben de siz yetişkinlere bazı sorular sormak istiyorum. Bir köşe yazarı olarak gençlerin nereye gittiğinden çok, yetişkinlerin nerede durduğuyla ilgilenmeniz gerekmiyo

ÇOK MU OLUR?

ÇOK MU OLUR? Birkaç arkadaşla bir araya gelmiştik uzun zaman sonra. Baktım iktidar, muhalefet, sağcı, solcu, dindar; aynı eskiden olduğu gibi. Bir araya gelerek hiç siyaset konuşmadığımız günlerdeki gibi… Ülkeyi, geleceği, ekonomiyi, istihdamı, sağlık, adalet… Hiç birimiz ne siyasi görüşü, ne tuttuğumuz takımı, ne de başka şeyleri konuştuk. Muhabbetle yüz yüze baktık. Samimi güldük. Hâsılı hepimiz çok mutlu olduk. Peki, sonuçta neye varıldı? Hem de eskilerin tabiri ile, ittifaken…  Aklımda kalanları not ediyorum buraya. Umarım önce kendime sonra okuyanlara faydası olur. Neden olmasın? -  Yeniden bir barış ortamı oluşturulsa, kimse kimseyi hor görmese, ötekileştirmese. İnsanlar özgürce fikirlerini ifade edebilse. Korkmasa. Hatta korkuyu yok etsek olmaz mı acaba?  Bu vesile ile İnsan içinde birikmiş olan kötü enerjiyi boşaltabilse. Yeniden “yahu ne güzel ülkemiz varmış” diyebilsek.       Ne güzel olurdu? -  Yeniden affetsek herkesi, hepimizi.  Hani d