Sayın AHMET DAVUTOĞLU AÇIKLAMALARI



Birkaç haftadır yurt dışında olduğum için gündemi fazla takip edemedim. Ama günde 5 dakika fırsat bulunca Twiter dan olan biteni izleme imkanı yakalamaya çalıştım.
Yurda döndükten sonra da çok bir şey kaçırmadığımı da görüm… J

Seyahatlerimde Cidde, Malezya ve Endonezya’da Türkiye’de olan bazı siyasi hareketliliği muhataplarımdan öğrenince anladım ki burada olan biteni onlar da takip ediyorlar. Özellikle Sn Babacan’ın istifası ile alakalı fikir soran çok siyasi olduğunu söyleyebilirim. Çok bilmediğim konuda fikir sunmak bana yakışmadığı için yorum yapmadım elbette.

Özellikle 3 konuyu yeniden takip edip anlamaya çalıştım. Sırayla, Sayın Ali Babacan’ın istifası ve açıklaması, Sayın Erkan Mumcu’nun yaptığı açıklama ve son olarak Sayın Davutoğlu’nun Akif Beki, İsmail Saymaz ve Yavuz Oğhan ile yaptığı uzun söyleşiyi derinlemesine okudum ve dinledim.

Sayın Ali Babacan’ın açıklaması bir vatandaş ve bir tanıyan olarak elbette olan biteni izlemeye çalışacağım. Ama şu anda bu konuda yorum yapmak çok erken olduğunu düşünüyorum. İzleyip bakacağız olan biteni.

Sayın Erkan Mumcu’nun yaptığı veya yapamadığı açıklama bence çok ama çok başarısız bir söyleşi içeriğinde oldu. Usta ve akıllı birisi olarak tanıdığım Erkan beyin böyle acemi ve hazırlıksız bir sunum, simultane gelişen soru cevaplar ile bu söyleşiyi yapması bence olmadı. Erkan Mumcu bence işin sonunda “yahu ben ne yaptım?” demiş olabilir diye düşündüm. Kendisi ile de görüşsem bunu aynen kendisine söylerdim. En azından bu kadarcık da olsa fikir beyan etmek istedim. Buna hakkım olduğuna inandığım için.

Gelelim Sayın Davutoğlu’nun söyleşisine. İki kere baştan sona izledim. Arada bir not aldıklarımla alakalı tekrar dönerek bir daha anlamaya çalıştım bazı noktaları…

Kendisini tanıyan ve belki onlarca yurt dışı seyahatte kendisini yakından anlamaya çalıştığım; Hindistan seyahatinde Taç Mahal’deki mescitte birlikte namaz kıldığımız Sayın Davutoğlu’nu anlamakta zorlandığımı söylemek istiyorum.

Sorular son derece kaliteliydi ve gazetecileri tebrik ediyorum. Ama bu açıklamaların çok büyük kısmı Nefs-i Müdafaa gibi geldi. Dolayısıyla neden “BAGAJ” lar ona havale edildiğini daha iyi anlıyorum şimdi.

Sayın Davutoğlu'nun özellikle Başbakanlığı dönemindeki çalışmaları, davranış ve prensipleri aynı zamanda siyaset şekli aslında onu ele veren bir durum olarak bende yer etmişti. aslında tevazu içinde yaşayan bir görüntüsü Başbakanlığı döneminde tam da tersine bir hal aldığını biliyorum. özellikle bürokrasiye davranışı çok ama çok kötü anılar bırakmıştır onun kısa döneminde. 

Ben siyasi konulara girmek istemiyorum, anlamam da zaten ama eğer Sayın Davutoğlu vatandaşa kendisini anlatmak için bunları söylediyse bir vatandaş olarak çok tatmin olmadığımı ifade etmek istiyorum. Elbette anlayamadığım tarafları olmuştur. Elbette anlayışım doğrudur diyemem. Ama benim durumumu bir ortalama vatandaş olarak nitelendirip bir istatistik oluşumuna katkı sağlamak isterim.

Kendisi sorumlulukları ile alakalı bir öz-eleştiriye (şartlı olarak) hazır olduğunu söyledi. Bunu takdir etmek ve alkışlamak bize yakışandır. Ama içinde olduğum bir konuya nasıl müdahil olup ülkeyi zarara nasıl soktuğunu burada şerh düşmek isterim.

Malumunuz Sayın Davutoğlu’nun Başbakanlığındaki kritik dönemlerde çok olaylar yaşandı. Bunlardan birisi bölgenin sosyo ekonomik ve stratejik bakımdan en önemli konularından birisi de “ÇUKUROVA HAVALANI” projesiydi. Bu proje Adana-Mersin arasında yapılacak olan ülkenin güneyindeki en önemli ve stratejik ulaşım projesiydi.

Bu satırları okumadan önce şu linklerden konuyu görebilirsiniz…



Böyle onlarcası… (ilk aramada karşıma çıkanları not ettim)

Proje akamete uğrayınca ilk defa bir Yap İşlet projesi bir başka firmaya devredilmişti. İşte o firma ve kişi benim firmam ve bendim. 
Uzun bir uğraşıdan sonra mevcut yapının borç durumu ve diğer sorunlardan dolayı yapılamayınca ihale edilmesi için muvafakat talep edilmiş, akabinde de ihale iptal edilmişti.

O süreçte konuyu bilenler işin devamının bizim tarafımızdan devam ettirileceğini çok iyi biliyorlardı. Ülkenin ekonomik şartlarındaki olumsuzluğa rağmen işin yapılması konusunda bütün hazırlıklar tamamlanmış ve süreç takip edilirken ihale 2 kere neden gözetilmeksizin iptal edildikten sonra 3. Kez bu sefer süre belirtilmeksizin ertelenmişti.
O süreçte defalarca konuştuk, konuşuldu… 3. Dünya ülkelerinde bile olmayacak üstelik ekonomik krizlerle boğuşan bir ülkede böyle bir projeyi “BAŞBAKANLIK YATIRIM PLANLAMA” dan yapma kararının ülke menfaatine olmadığını, bu kararın bu projeyi yapmak değil öldürmek olduğunu; bölgenin zaten ateş içinde olduğunu defalarca anlatmamıza rağmen maalesef kararı değiştiremedik.

Bu karar Sayın Davutoğlu’nun kararı olarak bölgeye verilmiş bizim muhatap olduğumuz bir konudur başkaları için var olan diğer konular gibi.

Şimdi hala proje yapılamadığı gibi bölgede öyle büyük ihmallere neden olduğunu ilgililer biliyor ve bugün en sıcak şekilde yaşanmaktadır.

Ben sadece benim içinde olduğum bir örnek verdim.

Dolayısıyla Sayın Davutoğlu’nun açıklamaları kendisini tanıyan birisi olarak beni çok etkilemediğini söylemek istiyorum.

(Not: Yazımı planlayarak düşünerek üzerinde çalışarak yazmadım. Bu bana ağır gelir. Haddimi biliyorum. Ondan dolayı çok kısa ve basit şekilde yazılmıştır. satırlar arasındaki kopukluk bazen anlam kalitesini bozduğunu biliyorum. Önemli olan taşıdığı manadır)

19.07.2019
      

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

TARIMSAL KALKINMA VE KÖYE DÖNÜŞ PROJESİ (2007)

EKONOMİK MİLAT (2020)

GENÇLİK NEREYE GİDİYOR?