DÜNYANIN EN TEHLİKELİ VARLIĞI KARARLI İNSANDIR...
Tam olarak
günü gününe hatırlamasam da 2003 yılı başlarıydı.
Sayın
Abdullah Gül'ün Başbakanlığı dönemi. Benim Başbakanlıkta gidip geldiğim zamanlar.
bir vesile ile Özel kalemde
oturuyorduk. Bazı büyükelçi abilerimiz vardı Sayın Başbakanla görüşmek için gelmişlerdi. Bekleme anında oradan buradan konuşurken bir
abimiz birkaç anısını anlattıktan sonra "size bir şey söyleyeyim" dedi.
Bu benim
40 yıllık devlet tecrübemin sonucudur dedikten sonra;
"DÜNYANIN EN TEHLİKELİ VARLIĞI KARARLI İNSANDIR" dedi.
Bu sözü o
günden sonra hiç unutmadım.
Hem kendi hayatım
hem çok yakından bildiğim, tanıdığım kişilerin hayatı, karşılaştığım olaylar...
Sonunda aynı sonuca dayanıyordu!
"Dünyanın
en tehlikeli varlığı Kararlı İnsandır"
Aradan geçen
12 yılda gördüğümüz, yaşadığımız ne varsa; fert olarak, toplum olarak, millet
olarak, devlet olarak... her şey ama her şey "insana" dayalıdır.
Güzel
olanlar da kararlı güzel insanlara;
Kötü olanlar
da kararlı kötü insanlara dayalı olarak tezahür etmiştir.
Bundan sonra
da bu belki de kıyamete kadar devam edecektir.
Buna bağlı
olarak şu tespiti de yapmak isterim.
Ben
çocukluğumun daha ilk devresinden itibaren evimizde memleket meseleleri
konuşulduğunu biliyor ve şahit oldum.
Aklımın yettiği ilk günden bu güze kadar her yıl "kritik bir dönemden geçiyoruz" denmesidir. Bu kritik dönem
hala bitmedi. Bu gün de aynen devam ediyor. Muhtemelen hep devam edecek. Ama
bunun cidden hemen her kesim tarafından suiistimal ediliyor olmasını gördükçe
geçen ömrüme de yanıyorum geçecek ömürlere de yanıyorum…
İşte benzer
bir şekilde bu günlerde de çok kritik yeni bir dönemden daha geçtiğimizi düşünüyorum.
Bu dönem
diğer kritik dönemlere göre farklı birçok tarafları olduğunu yaşıyoruz.
İşte yukarıda
bahsettiğim “KARARLI İNSAN” tehlikesinin zirve yaptığı ve bu meydana gelen
olayların bir saniyede bütün dünyaya ulaştığı bir dönemde yıllardır adım adım
artan bu toplu felaketlerin TERÖR İLE DİNİ BİR ARAYA GETİREREK CAHİL
TOPLUMLARIN KOLAYCA KANDIRILMASI İLE BUNA MALZEME YAPILARAK devam etmesi
ihtimalini söylemek istiyorum. Bu
dönemde korkarım kitlesel ayrışmaya zemin oluşturacak bu olayların artmaması
için bir şeylerin yapılmasının gerektiğinin altını çizmek istiyorum.
31 Mart 2015
te kimin ne söylediğinin önemi olmaksızın ADININ
TERÖR VE İNSANLIK SUÇU ADİCE YAPILMIŞ BİR OLAY olduğunu kaydetmek ve avazı
çıkana kadar bağırmak lazım.
Bunu
alkışlayacak hiçbir kişinin insanlık namına bir nasiplenmenin olmadığını
söylemek boynumuzun borcudur.
Ancak bahse
konu terör örgütü yaptığı bu olay ile “en korunaklı yere girilerek en kötü
eylemi yapabileceklerinin” mesajını veriyor. Buna duyarsız kalmamak lazım
olduğu gibi tehlikenin farkına varmak da önemlidir. Aksi halde belki de yarım
asır bu milleti geriye götürecek sosyal ve ekonomik kırılmalara neden
olacaktır. İşte bunun için günümüzdeki geçişin diğerleriyle olan farkını
söylüyorum.
Bunda en
önemli sorumluluk elbette fiili olarak sorumluluk taşıyan kişilerdedir.
İnşallah akl-ı
selim galip gelerek bütün bu olumsuzluklara dur deriz. Bir şekilde beyni yıkanmış ve gözleri karartılmış TERÖR ÖRGÜTLERİNİN ağına düşmüş bir sürü KARARLI İNSAN bulunduğunu artık hepimiz biliyor ve görüyoruz. Bir yerlerden koordine edilerek yürütülen bu insan (!) lara her an her şey yaptırılabilir. Bu gün İŞİD gibi insanlıktan-dinden çıkmış güruhun yaptığı buna en güzel örnektir.
Dün cenazede karşılaştığım tanıdığım birçok savcı-hakim arasında bir tanesi şunu söylüyordu; Korkarım bu bir başlangıç ve mesaj çok net. Bunların dışında henüz İŞİD gibiler düğmeye basmadılar. Asıl o zaman ülke kaosa girer diyordu.
Allah bu
milleti bu felaketten muhafaza etsin. “dünyanın en tehlikeli varlığı Kararlı
İnsan” olgusunu olumlu manada düzeltilmesi için doğru neyse onu yapmamıza
fırsat versin.
Yorumlar
Yorum Gönder