SAYIN CUMHURBAŞKANINA 2012 YILI BAŞINDA YAZDIĞIM VE KENDİSİNE DE 2012 HAZİRAN DA VERDİĞİM MEKTUBUM.

BU MEKTUP 2012 YILI BAŞINDA YAZILMIŞTIR.ÖNCE HANIMEFENDİ TARAFINDAN ALINIP OKUNDUKTAN SONRA 2012 HAZİRAN AYI İÇİNDE KENDİSİNE DE ULAŞTIRILMIŞ MEKTUBU BU GÜN YENİDEN YAYINLAYARAK TARİHE BİR NOT DÜŞMEK İSTİYORUM.DİLERİM YARIN BU GÜNÜ ARATMAZ...

---------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Sayın Başbakanım,


Ben de sizin gibi İmam Hatip Liseli birisi olmama rağmen siyasete uzak durma konusunda terbiye almış birisi iken 2002 seçimlerinde, seçim çalışmalarında bir yol olacak uygulamaları hizmet şuuruyla Zat-ı Alinize ve partinize sunma imkânı bulmuş ve dolayısıyla sizlere hizmet ederek sizi yakından tanıma şansını yakalamış birisiyim.

Üzerinden bir 10 yıl geçmiş olmasından dolayı o gün yaşadıklarımı bir anı denemesini “İlk 45 Gün” adında bir kitap olarak yazarak kendime bir onur ve gurur kaynağı olarak çocuklarıma bıraktım.

Sayın Başbakanım.

Bu mektubu yazmamın nedeni elbette bu ifadeler değil. Tamamıyla başka bir amaç taşımaktayım. Belki bu mektubun içeriğine benzer; hem sözlü hem yazılı bir sürü sözler Zat-ı Alinize söylenmiştir ve de söylenmektedir. Bunu söyleyenlerin büyük bir ekseriyeti ya siyasi menfaati olanlar ya da başka menfaatleri düşünenler olduğuna inanıyorum. Bunların içlerinde samimi olanlar elbette vardır ama onların da birçoğu hissi davrandıklarını görmemek âmâ olmayı gerektirir.

Sayın Başbakanım.

2002 de seçim meydanlarında size verilen bütün mektupları bana vermiştiniz ve ben de bunları eşim ve çocuklarımın dahi bilmediği bir şekilde uzun süre sakladım. İlk 2 sene bu mektuplar benden istemeyince bu mektupları teker teker okudum. Aralarında bazılarını belki on kere yirmi kere okuduğum mektuplar oldu. Ama hepsini çok kere okumuş ve her birisinin keyfiyetini ve Hak katında kıymetini anlamaya gayret ettim. Sonra her birisinin bir kopyasını alarak asıllarını bir tutanak ile genel merkeze teslim ettim.

Sayın Başbakanım bunu şunun için anlatmak istedim.!
Bu milletin size bakışının bir hulasası vardı o mektuplarda. Ben ilk zamanlar, beni sizlerle tanıştırılmamıza aracı olan Erol beyle konuşmak istesem de o sadece “para kazanmaya” (haklı olarak) odaklandığı için bunlar umurunda bile değildi. Sonuç olarak bu içerikleri ve manayı çok da kimseyle paylaşmadım işin doğrusu. Sizin yakınınızdaki Mücahit Bey ve başkaca arkadaşlar ile zaman zaman dertleşme, kendime göre bazı tespitlerimi paylaşma imkânı oldu, olmaya da devam ettirdim. Bu manada bazı hadiselere kendimce çözüm olmaya bu şekilde devam ettirdim. Ancak geldiğimiz durum vicdani olarak bana bu mektubu yazmamda çaresiz bırakmıştır.

Sayın Başbakanım

Ülkede Allah’ın lütfu ve sizlerin sebebi ile çok şey değişti. Cumhuriyet Tarihimizde sizin bu duruşunuz ve getirisi başka bir lidere nasip olmamıştır. Millet bu durumdan dolayı geleceğine umutla bakmayı öğrendiği gibi artık buna inanmaya da başladı. Bu sonuç bu millet için görünmeyen en büyük engellerden birisiydi. Diğer görünen engeller de zaten kalkıyor, kalkmaya da devam ediyor. Bundan sonra bu millet geri durma konusunda inşallah yanlış yapmayacaktır.

Ancak bu millet için sizin, bir lütuf olduğunuzun istismarı da yapılmıyor değil. Bunu siz eğer bilmeseydiniz (en azından benim hüsn-ü zannım budur) bugün bu şekilde ayakta kalamazdınız diye inanıyorum. Sizi neredeyse tapınak gibi görenleri deşifre etmeseydiniz varlığınızdan eser kalmazdı.
İnancım bugün ayaktaysanız, bunları anladığınız ve konması gereken yere koyduğunuz içindir. Bazen bu durum bazı kesimler tarafından anlaşılamadığı için sun-i tepkiler olabiliyor. Ama zaten zamanı geldiğinde bunlar karşılıklı olarak nasıl olsa ortaya çıkacağı için şimdilik bir önemi yok. Siz kendinizi biliyor ve bu îmanî vasıftan dolayı milletin gönlünde taht kuruyor, sözlerinizin etkisi hala vicdanlarında devam ettiriyor…

Durum böyle iken yaşamın ve sistemin getirdiği bazı beklentiler yine sizin üzerinizde kurgulanarak bazı kazanımlar elde edilmeye çalışılıyor. Elbette bazı kazanımlar olacaktır. Ama bu durum çok farklı olduğunu görüyoruz. Özellikle parti tüzüğü kullanılarak sizin farklı yerlerde olmanızı isteyen ve bunu isterken de “belki isabetli de olabilir” sistem değişikliği ile pekiştirerek daha farklı kazanımların amaçlandığı da olabilir. Bu kazanımlar sadece ferdi kazanımlar elbette olmayabilir, millet olarak, devlet olarak da büyük kazanımlar elde edilebilir ve amaçlanabilir. Hatta amaçlanıyor da olabilir. Ama bu durum çok farklı bir hal almaya başladı.

Sayın Başbakanım,

İşte bu süreç çok önemli oldu. Sizin üzerinizden plan yapanların hata yapıyor olabilirler. Bunu önlemek sizin elinizde olduğuna inanıyorum. Ve öncelikli olarak şunu söylemek istiyorum.
Sizin 3 dönem Başbakanlığınızdan sonra partiden ayrılarak Cumhurbaşkanı olmanız veya olmak istemeniz bu partiyi bitirecektir. İlk satırlarda size yazılan mektuplardan bahis açarken ki niyetim işte bunu söylemek içindi. Ortada bir Ak Parti veya bir başka parti yok Sayın Başbakanım. Ortada sadece Tayyip Erdoğan ve bunun duruşu var. Siz olmazsanız bu parti 3 ayda dağılır ve kimse de toparlayamazdı. Siz cumhurbaşkanı da olsanız, başkan da olsanız ne rahat edersiniz ne de rahat ettirilirsiniz. Bugün ülkemizin siyaseten bir tek gerçeği vardır. O da sizin adınızın üzerinde bina edilmiş bir argümandır. Bunu siz yapmadınız elbette. Allah’ın size bir lütfudur. Bunu değerlendirmek te elbette sizin işinizdir. Ama ortada bulunan amaçlar hiç te sizin tahmin ettiğiniz gibi değil Sayın Başbakanım. Süreçte ortaya çıkan ve sizlerin “DEMOKRASİ ve İNSAN HAKLARI” adına çıkarttığınız yasalar üzerinden doğrudan size operasyon yapmak isteyen, bunun için en yakınınızdakileri kullanan güçler var ve olmaya devam edecektir. Burada ülkeniz için yaptığınız mücadeleyi tespit ederek bunu kendi sistemiyle kurgulayıp ifşa edecek güçler var ve bunlar çok yakınınızda da olduğunu görüyorum. Dediğim gibi haklar doğrultusunda memleketin menfaati diye dokunulmasına mani olduğunuz bazı güçler finans, spor ve siyaset kurgusu üzerinden damla damla yeniden toparlayarak kitleler halinde ortaya sürülebilir ve sizin itibarınızı zedeleyebilirler. Bunu yaparken sizin için hazırlanan başkanlık ve/veya Cumhurbaşkanlık planınız üzerinden kurguları da ortaya farklı şekillerde çıkarabilirler. Onlar Anayasanın değiştirilmeyeceğini çok ama çok iyi biliyorlar Sayın Başbakanım. Anayasa değişmeden güçlü bir Cumhurbaşkanlığı veya başka bir sistemi de hem içimizdekiler hem de onlar kabul etmeyecekler, ettirmeyecekler. Kimse size doğrudan hayır diyemiyor/diyemez. Çünkü onların tamamı geldikleri yere sizin millet nezdindeki kredinizle geldiler. Bunu inkâr edenlerin tamamı (ne olursa-kim olursa olsunlar) nasıl yok olup gittiklerini biliyor ve defalarca da şahit oldular. Ondan dolayı içlerindekileri ifade edemezler/etmezler. Bunun için biz elbette su-i zan yapmayacağız, yapmaya da hakkımız yok. Tedbirini alıp
ileriye gitmek siyasetin ana kuralıdır ve bunu yakın zamanda sizden daha iyi bilecek çok fazla da kimse yoktur. Şunu demek istiyorum. Bu şekilde sizi mindere çekerek damla damla sizi dolduranlarla birlikte onlar da doldurmaya devam edecek ve bir bahane ile bunu çözülemez bir durumda sokaklara çekecekler. Bu durum dünyanın en tehlikeli ve çözümü zor bir işidir.
Bunun tek amacı sadece ve sadece sizsiniz Sayın Başbakanım. Ne Ak Parti ne de siyasetteki diğer arkadaşlarınızdır. Bu arkadaşlarınızdan birçoğu şimdiden ikbal peşinde birileriyle yemek yerken bir başkaları da başka koltuk derdiyle etrafınızı tavaf etmeye devam etmektedirler. Bunları bizim gibilerin anlatma ve ifşa etmesi mümkün değildir. Bu tür ifadelerin bırakın anlatılması en yakınımızdaki eşimize bile anlatılmaması gereken ifadelerdir. Ancak hak budur ki bunlar “Allahualem” doğru olduğu endişesi taşımaktayız. Bunları da size söyleyecek yakınınızda bir delikanlıyı da ben tanımıyorum.

Dilerim Rabbimden ki yanılan ben ve benim gibi düşünenler olur.

Onun için bu “fakir” ilk defa size bir şey söylemek istiyor.!!!

1- İlk Genel kurulda sadece sizin Genel Başkanlığınız doğrultusunda bir dönem daha seçilmenizin önünün açılması için bir değişikliğin yapılması sağlanmalıdır.
2- Bu durum diğer arkadaşlarınız için kesinlikle uygulanmamalıdır. Hatta bu konuda bu arkadaşların ortak bir tavır ile kendi teklifleri olarak tüzük değişikliği önergesini vermelidirler.
3- 2014 te yapılacak olan seçimlerden önce seçim zamanı 5 yıla yeniden çıkarılır. Seçime de 5 yıl için girilir.
4- 2014 te hem Cumhurbaşkanı seçimi hem de genel seçim birlikte yapılır. Mahalli idareler seçiminden sonra orada alacağınız (inşallah) daha yüksek oy oranı ile Cumhurbaşkanlığı seçimine denk gelecek şekilde erken seçim kararı alınır.
5- Sizi parçalamaya çalışanların en büyük argümanı olan Sayın Cumhurbaşkanı 5 yıl için daha yeniden aday gösterilerek Cumhurbaşkanı görevine devam eder.
6- Sayın Başbakanım siz de yepyeni bir kadro ile hem de size 24 saat asker olarak destek verecek kadro ile Cumhuriyet Tarihinde adınızı altın harfler ile tarihe yazdırmış olursunuz. Bu kadro zaten yetişmiş bir durumda ikinci-üçüncü planda muhtelif makamlarda (milletvekili-bürokrat-belediye başkanı-hukukçu) yeterince var. Zira bu memleketin size Cumhurbaşkanı olarak değil Başbakan olarak ihtiyacı var. Gerisi sadece Laf-ı güzaf Sayın Başbakanım.
7- Süreç içerisinde sistem öyle bir hal alacak ki; parçalara ayrılmış bir Avrupa, lidersiz kalmış Arap yarımadası, kucağını açmış size el aman dileyen Türk Cumhuriyetleri, boğazına kadar size ihtiyacı olan bir Rusya karşısında siz Başbakan olarak belki bölgenin en önemli ve siyasi istikrarlı lideri olacaksınız. O zaman bu güçle çok daha katılımcı ve demokratik bir şekilde yapacağınız anayasa ile BAŞKANLIK sistemini Allah ömür verirse zaten bu millet size altın tepside sunacaklardır.
8- Sizin de çok iyi bildiğiniz ve yıllardır kambur olarak taşıdığınız ama vefa adına atamadığınız bu arkadaşlar da bu vesileyle emekli hayatına başlar ve önemli bir görev olan DANIŞMANLIK vazifesi ile hayatlarına devam ederler.
9- Ama lokomotif olan arkadaşlarınız da konumlarına göre doğru yerlerde çok da iyi siyasi malzeme olacak BELEDİYE BAŞKANLIĞI ve Parti İçi Görevler ile size ve siyasetinize destek olmaya devam edeceklerdir.

Sayın Başbakanım,

Bunları benim gibi birisinin size söyleyebileceği sözler olmadığını biliyorum. Size hizmet etmiş olmaktan dolayı cahil cesurluğu olarak addetmenizi ve anlayışla karşılamanızı istirham ediyorum. Bu ülkenin size ve siyasi istikrarınıza olan ihtiyacını hiçbir makama değişmeyerek hem Hak katında hem halk katında yücelmenizi diliyorum. Zira size yapılacak bir zayıflatma hamlesinin altında bu ülke ve milletin yok edilme planı var. Bu millet sizinle yücelmeye, ümitli olmaya başladı. Barışı, istikrarı, millet ve vatan sevgisinin anlamını sizinle görmeye başladı. Bütün bu meziyetleri size bahşeden Allah’tır. Allah bu nimetleri sabreden ve mütevazılığını kaybetmeyen kişilere vermeye devam eder. Bu oyunu bilmek ve anlamak sizin anlatmak da yakınlarınızın işidir. Siz dönemimizin bir Kanuni’si olarak tarihten ders alarak daha güzel hizmet etmenizi istemekten başka bir amacı olmayan birisi olarak içimdeki ve artık rüyalarımda her daim önüme çıkan bu ateşi sadece Zat-ı Alinize sunuyorum.
Benim size yazılan mektuplardan ve 10 yıldır takipçiniz olmaktan anladığım budur. Lütfetmeniz şanınızdandır.

Aksi bir durumda olacakları size göstermeyenler bugün adım adım size yanlış karar aldırarak halk nezdinde bitirerek kendilerine zemin hazırlamaktadırlar. Bugün sizi yüceltme sihirbazlığı altında çok kötü plan olduğunun anlaşılması duamızdır. Aksi halde bu dost(!) lar sizin ilk sıkıntınızda ilk mezar kazıcılar olarak ortaya çıktıklarında ise iş işten geçmesinden endişe ediyorum.
Dilerim bu günleri görmeyiz.

Allah'a emanet olmanızı ve sağlıklı bir ömür temenni ederek dua ile arz ediyorum.

Erdal Alkış
Haziran 2012

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

TARIMSAL KALKINMA VE KÖYE DÖNÜŞ PROJESİ (2007)

EKONOMİK MİLAT (2020)

GENÇLİK NEREYE GİDİYOR?